Kitaplar< Geri dönün

SAİT HALİM PAŞA YALISI, Halılar

SAİT HALİM PAŞA YALISI, Halılar

Türkiye Kalkınma Bankası yayını, 1989, İstanbul

SAİT HALİM PAŞA YALISI

Türkiye Kalkınma Bankası A. Ş. yayını

Metin yazarı, Prof. Feridun Akozan
Hat sanatı ve çiniler, Prof. Kerim Silivrili
Halılar, Prof. Önder Küçükerman
Mobilya, Prof. Sadi Öziş
Tablolar ve heykeller, Prof. Kemal Bilensoy
Fotoğraflar, Y. Mimar Ahmet Ertuğ, Erdal Aksoy (Halılar)
Kitap tasarımı, Mimar Zekvan Boren
Danışman, Grafiker Yüksel Çetin, Ahmet Ertuğ

Dizgi, Yazıevi, İstanbul
Renk ayırımı, baskı ve cilt, Sagdos s.p.a. Brugherio- Milano- İtalya

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ

GİRİŞ

BOĞAZİÇİ
Boğaziçi'nin tarihi, yerleşmeler, yalılar-köşkler-korular, mesire yerleri, 9-14
1700'den 1900 yılının başına kadar Boğaz yalılarının mimari açıdan geçirdiği değişiklikler, 15-18

SAİT HALİM PAŞA

SAİT HALİM PAŞA YALISI
Sait Halim Paşa Yalısı'nın zamanımıza kadar sahipleri, 29-31
Sait Halim Paşa Yalısı'nın tarihi, özgün planı ve geçirdiği değişiklikler, dış ve iç mimarisinin açıklanması, 31-47
Sait Halim Paşa Yalısı'nın iç mimarisi ve süslemeleri, 48-79

SAİT HALİM PAŞA YALISI'NIN İÇ DEKORASYON DEĞERLERİ
Mısır ve Osmanlı yapımı mobilyalar, 81-107
Yazılı levhalar (hat sanatı), 108-115
Çiniler, 116-117
Batı stili mobilyalar, 118-127
Heykelcikler, 128-131
Tablolar, 132-147
Halılar 148-157

--------------------------------------------------------------------------------

ÖNSÖZ

Yüzyıllar boyunca Boğaziçi'ne özgü bir dünyanın önemli eserlerinden olan Osmanlı dönemi yalıları, mimarisi ve sahiplerinin yaşam biçimleri, gelenek ve görenekleriyle İstanbul'un değişmez ögeleri haline gelmişlerdir.
Böylece, günümüze kadar korunabilmiş ve bu kültürün en önemli temsilcisi olan Sait Halim Paşa Yalısı'nı tanıtmayı amaçlayan bu yayın hazırlatılmıştır.

Yalının mimarisi, iç düzenlemesi, süslemeleri, eşyaları ve sanat eserleri, konularının uzmanı bilim adamlarımızca tek tek incelenmiş, envanteri çıkarılmış, İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan bu kitapta kamuoyunun ilgisine sunulmuştur.

Kültür mirasımızın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında Yalının tarihi gelişimi ve sanatsal yönlerinin tanıtımının yanı sıra Sait Halim Paşa'nın tarihsel kişiliği üzerinde de durulmuştur. Türk kültürünü ve uygarlığını simgeleyen sayısız eserlerden sadece birisi olan Sait Halim Paşa Yalısını tanıtan bu kitabın gerçekleştirilmesine katkıda bulunan Prof. Feridun AKOZAN ve Yüksek Mimar Ahmet ERTUĞ'a teşekkürlerimi sunarım.

Dr. Halit KARA
Türkiye Kalkınma Bankası
Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür

GİRİŞ

Boğaziçi şöhretini, kuşkusuz, suyun iki kıyısına dizilmiş olan yalılarıyla kazanmıştır Bu gelişmenin de 18. Yüzyıl'da başlamış olduğunu söyleyebiliriz. Boğaziçi'nin Bizans'tan itibaren bu tarihe kadar olan geçmişi kitabımızın birinci bölümünde anlatılmaktadır. 18. Yüzyıl'dan sonra Boğaziçi'nin sahilleri dizi dizi yalılarla dolmağa başladı. Bunlar önceleri her iki kıyıda da, (Rumeli ve Anadolu kıyıları) bazan çok dar arsalara yerleşmiş basit su kenarı yapıları, bazan da görkemli büyük binalardı. Bu büyük binalar, Sultan sarayı, köşk ve kasırları, ilmiye sınıfina mensub şeyhülislam, kazasker, müftü ve paşalara ait idiler.

Bu binalar sahilde bir dizi halinde uzanmaya başlarken, eski Boğaz köylerinin birbirlerine olan aralıkları da bu tarihten sonra dolmaya başlamıştır Mesela 1814-1815'de II. Mahmut zamanında Bostancıbaşı Abdullah Ağa tarafından hazırlanmış olan 'Bostancıbaşı Defteri'nden, biri Rumeli yakasına, diğeri Anadolu yakasına ait olmak üzere iki örnek vererek 1800'lerdeki Boğaz kıyıları yerleşmelerinin ne durumda olduklarını açıklamaya çalışalım: Emirgan iskelesi - İstinye iskelesi arası: Baştanbaşa kahveler, Sultan I. Abdülhamit cami-i şerifi, ve mâ-i leziz (lezzetli su) çeşmesi, üstünde nakşıbendî dergâhı, deniz kenarı yakınında Mirgûn gümrüğü, kuzzatdan (kadılardan) Ragıb Efendi yalısı vb. Ebubekir Paşa hemşiresi yalısı, Surre-i Hümayun emini İrfanzade Arif Efendi'nin yalısı, gümrükçü Osman Ağa'nın yalısı ve köşk (padişaha ait) vb. Tokmakburnu nam mahal vb...

Bir örnek de Anadolu kıyısından verelim:

Çengelköy - Beylerbeyi iskelesi arası: Baştanbaşa kahve dükkânları, Bostancıbaşı Abdullah Ağa'nın yalısı, Hasırcıbaşı Emin Ağa'nın yalısı, Yusufpaşazade Molla Efendi'nin yalısı, Kethüda Kalemi hülefasından Raşit Efendi yalısı vb. İkinci Kadın Hazretlerinin yalısı, Melekpaşazade Salih Bey'in yalısı, Sultan Abdülhamit Han'ın cami-i şerifi, hamam ve baştanbaşa kahve dükkânı ve Padişah iskelesi (Beylerbeyi iskelesi).

Böylece kıyıların III. Selim ve II. Mahmud'un ilk zamanlarındaki dolmuş durumu görülmektedir. Kıyıların arkalarındaki yamaçlarda ise korular ve bu koruların içinde etrafı fıstık ağaçları ile çevrili bir set üstünde köşkler bulunuyordu.

Esasen sulh ve sükunu seven Sultan III. Ahmet, Pasarofça andlaşması ile Osmanlı Devleti'ne uzunca bir harpsız dönem temin etmiştir. Aynı suretle sulh ve imarı seven Sadrazamı Damat İbrahim Paşa bu sırada Boğaziçi'ni imara koyulmuştur. Böylece Boğaziçi'nde saray, köşk ve kasırlar inşa edilir ve bunlara, sonu mamûre anlamına gelen, 'âbâd'lı isimler verildi. Ümnâbâd, Neşatâbâd, Şerefâbâd, Şevkâbâd, Hümâyunâbâd, Nusretâbâd, Mihrâbâd, Baharâbâd isimleriyle köşkler ve kasırlar inşa edildi.

Bütün bu binalar (köşkler, kasırlar ve yalılar) ahşap malzeme ile kısa bir zamanda inşa edildiklerinden, çabuk harap oluyorlardı. Buna yangınlar ve el değiştirmeler de ilave edilince Boğaziçi kıyıları devamlı değişikliğe uğruyordu. 1700'den 1900'e kadar geçen 200 yılda inşa edilmiş olan bu yapılardan günümüze pek azı ulaşabilmiştir. Bunların bir kısmı kâgir köşk, kasır ve saraylar ile kendini koruyabilmiş bir kaç yalıdan ibarettir. Bu ahşap yalıların en eskisi Anadoluhisarı'nda bugün yalnız divanhanesi kalmış olan Köprülüler yalısıdır. Bu yalı 1700 tarihlerinde Amcazade Hüseyin Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Bu yalıdan daha yenisi ise Çengelköy'de Sadullah Paşa yalısıdır. Mimarisi ve planı itibariyle 1800'lerin karakterini taşımaktadır. Yine biraz daha yeni devirlerin tipik bir yalısı da Beylerbeyi'ndeki Hasip Paşa yalısıdır. Ne yazık ki bu güzel yalı 1972'de yanmıştır. Bu devirlerden daha sonralara ait, kalabilen değerli yalıların sayıları pek aza inmiş bulunmaktadır. Bunların dikkatle korunmalarını dileyelim. Halen Türkiye Kalkınma Bankası'nın sahibi bulunduğu Sait Halim Paşa yalısı da Boğaz'da artık örneği çok az kalmış yalılardan biridir. Türkiye Kalkınma Bankası'nın himmetleri sayesinde yalı çok iyi korunmakta ve bakılmaktadır. Böylece çok az kalmış örnekleri arasında başarı ile ömrünü sürdürmektedir.

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar Önder Küçükerman'a aittir ve izinsiz kullanılamazlar.
Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir!

© 2015 | Önder Küçükerman